21 Ocak 2017 Cumartesi

Anlatsam Mı Anlatmasam Mı ? PART. 7



**öyle bir ruh haline girdim ki.
tuttuğum takım kupa finalinde yenilmiş. maç çoktan bitmiş. herkes stadı boşlatmış
ve ben tek başıma hala tribünde oturuyorum
sen o kadar uğraş finale kadar gel maçı kaybet
kupayı siktir et.telefonla ceket de güme gidecek
kapattım dükkanı.bir kaç arkadaştan ödünç para buldum
akşama kadar dükkanı açık tutup
akşam üzeri mekana gittim
kimlik ceket ve telefonu aldım
telefonda 3 tane mesaj
hepsi ebrudan
-beni kaybettiğinin farkında mısın?
-cevap ver
-lütfen cevap ver
hiç birisine cevap vermedim
dükkanı kapatıp eve gittim
ertesi gün yine işe geldim
dükkanın kapısına kadar geldi
o gelince dışarı çıkıp başka yere yürüdüm
arkamdan gelmedi
-konuşuncaya kadar geleceğim ve ankaraya dönmeyeceğim diye mesaj attı
aralık son günleriydi o seneki bayram yılbaşına 10 gün civarı bir mesafedeydi
zaten yılbaşında sonra gider diye sikime bile takmadım tehdini
hergün mesaj attı
hiçbirine cevap vermedim
bir kaç kere aradı no tuşuyla iptal ettim
hergün dükkana gelme sayısını arttırarak gelmeye devam etti
her gelişinde suratına bile bakmadım
her seferinde sen bilirsin diyerek geri gitti
yılbaşı gecesi geldi
bir çok arkadaş tarafından eğlenmek için davet aldım ama hiçbirini kabul etmedim
yılbaşı arefesinde dükkanı açtım
ebru akşam saatlerine kadar sık sık dolandı
akşamüstü ben dükkanı erkenden kapattım
arkamdan geldi
eve gittim.
saat 22 gibi
ebru yine mesaj attı
-hala aşşağıdayım diye
o saate kadar beklemiş. yada dolanmış durmuş
-ceyhun nerde bilmiyorum diye mesaj attım
ilk defa o derece sinirlendi sanırım
-allahın gerizekalısı ceyhunu sevsem onun yanında olurdum. kaç gündür dolandırıyorsun beni peşinde
öküz müsün sen. seni seviyorum odun dedi
cevap vermedim
-istersen gel istersen gelme kim daha inat görelim bakalım diye bir mesaj daha attı
yeni yılın ilk dakikalarında
-lütfen mutlu yıl olsun lütfen dedi
yine cevap vermedim
-sen bilirsin dedi
bu mesaj gidiyor izlenimi verdiği için aşşağı baktım
kafası bizim pencerede gidiyordu gerçekten
çok mu uzatmıştım hayır hiç pişman bile değildim
ama nereye gidiyordu
pişmanlıktan değil meraktan arkasından bende indim aşşağıya
ve takip etmeye başladım uzaktan uzağa


evden üstüme birşey alarak bende çıktım
takip mesafesini korumamda onun sallana sallana yürümesi ve arkasına bakmadan yürüyor olması yardımcı oldu
evinin önüne kadar yürüdü evine girecek sandım ama devam etti
evine gidiyor tahmininde bulunanlar kuponlarınızı yırtın.
peki eve gitmiyordu ama nereye gidiyordu
gittiği istikamet eğlence mekanlarının olduğu istikametti
ona daha çok kızarak takibe devam ettim
o yalnız yalnız yürürken yılbaşı sebebi ile çarşı çok kalabalıktı
nerdeyse her boştaki erkek laf atıyordu
eğlence mekanlarını da tek tek pas geçti
iskele yoluna girdi
bir markete uğradı elinde siyah poşetle çıktı
sonra iskeleye yürümeye devam etti
bizim kuytu yerimize geldi iskeledeki
ama parası ancak bira ve çekirdeğe yeten eğlence mekanlarına kabul görmemiş
bir sürü sap vardı etrafta
tek başına oturdu
kimseden korkmadan
çevreden geçenlerin dikkatini de çekti tabi
ben bir köşede ona bakarken işin bokunu çıkarıp ona yaklaşan iki tane denyo yaklaştı
o ana kadar planım sadece takip etmekti
kıza o kadar naz yaptıktan sonra gidip konuşacak halim yoktu
kendisi halleder diye biraz bekledim
ama lavuklar sardıkça sardı
o konuşmuyordu bile onlarla
denize bakıyordu
iyice yaklaştım tetiğe geçtim
sonra lavuğun birisi elini kızın omzuna attı
bende bunu bekliyormuşum daha fazla dayanamadım
yaklaştım lavuğun elini tuttum
dik dik baktım
sen kimsin lan dedi
gel şöyle öğreteyim dedim
elinden asılarak
kimsin olum siktir git lan dedi
yanındaki diğer lavuk
boş ver gidelim hadi dedi
birbirimize ters ters bakmaya devam ederek lavuk ayrıldı
ben kaldım mı sik gibi yine ortada
ebru bana baktı
ben ayakta kaldım
otursam mı oturmasam mı??


**oturdum
hiç konuşmadan
bir tane bira da ben çıkarım poşetten açtım içmeye başladım
o denizden gözlerini hiç ayırmazken bana da bakmıyordu
sessizliği ebrunun çalan telefonu bozdu
merhaba baba dedi
ama sesinden ağlıyor olduğunu ben anlamıştım
halbuki otururken hissetmemiştim
-eski bir arkadaşın yanındayım merak etme dedi
eskidik tabi amk.
bir müddet karşıyı dinledikten sonra
-yarın geceye alabilirsin bileti dedi
demek oluyordu ki ebru ankaraya da gidiyor
-sana da anneme de mutlu yıllar dedi
kapattı telefonu
ayağa kalkmaya yeltendiği an elinden tuttum ona hiç bakmayarak
aşşağı çekerek yine oturmasını sağladım
benim biram bitti onun birasını aldım yanına koyduğu
-sen fazla içme dostu düşmanı karıştırıyorsun dedim
-sen de yaşama aşkı nefreti karıştıyorsun dedi


** -senin için yaşamaya başlamıştım ama
sinsice öldürüyormuşsun beni dedim. dedi
-benimle çocukken mi tanıştın.
sen yaşamaya çocukluktan başlamışsın ve hala büyüyememişsin dedi
ard arda darbeler gelmeye başladı
yakaladı bi kere amk.
onca gidip gelmenin attığı mesajların acısını çıkaracak
-sen büyüyüp kocaman olmuşsun bir oyuncak yetmemiş
ikisiyle oynamaya başlamışsın dedim
-ceyhun senin dilinin oyuncagı olur ancak kelebek,
ben o oyuncağı yıllar önce kırdım attım. dedi
-kalan parçalarını tekrar birleştirip oynamaya çalışıyorsun
yeni oyuncağın varken ama dedim
-ne yapmamı istiyorsun kelebek çağırayım buraya siktir mi edeyim
telefon açıp ben kelebeği seviyorum
seninle arkadaş bile olmak istemiyorum mu diyeyim
wc ye geldi. özür diledi. orda seni o halimle gördüğüne
göre gelip bana seni seviyorum bana geri dön diyecek hali yoktu herhalde
bende ona kusura bakma aslında biz öpüşmüyorduk kelebekle
sadece arkadaşız lütfen beni affet tekrar birlikte olalım dediğimi mi sanıyorsun nedir düşüncelerin
bekle dedi
telefonu çıkardı
arayıp konuşacağım kendin dinle dedi
-gerek yok şimdi telefonda sarılamazsınız üzülür çocuk dedim.o sarılma neyin nesiydi dercesine
-konuştukça konuştu baktım gidecek gibi değil iyi eğlenceler sana kelebek merak eder dedim.o sarıldı bende bir an önce kapansın olay diye bişey demedim dedi
-ikinci kez niye gittin o zaman dedi
-sen sıkışınca wc ye gitmiyor musun. nerden bileyim o gerizekalının da gelip kapıda bekleyeceğini dedi
-sana demedim mi o kadar gidelim diye. niye gitmedin bunlara sebebiyet verdin dedim


-kimden korkuyorsun dedi?
ceyhunun beni senin elinden alabileceğini mi düşünüyorsun dedi??
bana bir daha beni sevdiğini söyleme çünkü artık inanmıyorum
yok gözündeymiş sözleri de yok kalbindeymiş aşkı yalansın baştan sona yalansın. dedi
vay amk. yine çok ağır konuştu
yine kalkmaya yeltendi.
yine tuttum elini
oturttum
-nereye gidiyorsun dedim
-sen neden geldin arkamdan,
ceyhuna gittiğimi mi sandın. paranoyan bu kadar büyüdü mü onun hakkında??
iki tane serseri gelmese beni eve kadar takip edip.
sonra kendi hayatına dönüp tekrar sana yalvarmamı mı bekleyecektin
zevk mi alıyorsun ben peşinden koşarken dedi
hala neden anlamıyorsun seni çok sevdiğimi gözümün başkasını görmediğini dedi
veeee alt kirpiklerinin arasına bile uğramadan
üzerinden süzülerek elmacık kemiğine döküldü bir damla
hem ağzıma sıçıyor hemde o haliyle beni bitiriyordu
o kışın ortasında denize atlamak geçti içimden
sonra bizim ki doğuş efendiden esinlenmiş olacak
-ilk defa sayende aşka inanır oldum sende gamsız çıktın dedi
keşke o orospu analı şamarcı piç beni dövseydi de ebru böyle sözlerle şamarlamasaydı beni
kalbimde beş parmağının izi çıktı


**kalktı elini tekrar tutacak yüz bile yoktu
yürüdü
yerimde kaldım
ayakta kaldı ben tutmayınca
-ebru dedim
ses vermedi elimi cebime attım
-al bende bozuk var dedim
baktı
-markete bira almaya gitmiyor musun. biraz daha içeyim belki nefretim tekrar aşka dönüşür dedi
-dönüşüm safhaların hep bana acı veriyor. içeceksen adam gibi,
tek başına iç bundan sonra dedi
bir an gideceğini düşündüm
tek başına iç dedi lan siktir mi cekilmişti bana inceden??
-gidersen ben senin kadar koşmam ardından dedim
-sen zahmet etme zaten beyefendi.
alıştınız tabi peşinizde koşturmaya dedi
vay amk. sikerim böyle işi
-tamam üste çıktınya al bütün hıncını bir ağzıma sıcmadığın kaldı otur işte dedim
-ben gidiyorum dedi
-otur dedim
-gidiyorum dedi
-ebru otur dedim
-ne yapacaksın oturmazsam dedi
-ben oturturum dedim
ayağa kalktım hadi bakalım dercesine baktı
elinden tutmak istedim kaçırdı elini
dirseğinin üst tarafafından tuttum
-gel şuraya dedim
gelmedi
eti ne budu ne amk.165 kız kaldırıp yine atarım
-ebru gel dedim kolunu biraz sıkarak
tokatı patlattı suratıma
gülümsedim
asılmaya devam ettim
bir tane daha vurdu
vay amk. böyle hayatın şamar benim kaderim mi amk.
hakettiğimi düşünerek ses çıkarmadım
bıraktım elimi
-tamam git o zaman dedim
gitmedi bekledi
ben yine yerime oturdum
geldi yanıma oturdu
-manyak mısın kızım sen dedim
hakaten manyak mı amk. boşuna mı yedik o tokatları
elini üzüntüden ve pişmanlıktan olsa gerek yüzüme götürmeye çalışırken
-ebru iki kere yeter.hem tokat hem de ceyhun olayı iki etti. üçüncüleri kaldıramam dedim
elini ittim


tekrar uzattı
-ebru yapma dedim
yine uzattı
-sana tokat vurmamı sağlayıp ödeşmek mi istiyorsun dedim
yine uzattı
oturduğum yerde ellerimi birleştirip dirseklerimi dizimin üzerine koydum
töbe töbe dercesine kafamı salladım denize bakarak
yüzümdeki eli enseme geçti
yaklaşıp bir kere öptü yanağımdan
-beni bir öpücükle kandırabileceğini mi sanıyorsun dedim
eğildi iki defa arka arkaya yine öptü
-bak bu öpücük de iki oldu dedim
sonra o da oturduğu yerde kalmadı
halbuki ben beni öpmeye devam eder sanıyordum
alıştık tabi amk. herşeyi kız yapsın
-tam da kanmaya başlamıştım dedim ona dönerek ve yüzüne doğru yüzümü yaklaştırarak
kafasını diğer tarafa çevirdi
ellerimi yukarı kaldırdım
baktı bana pis pis gülerek baktı ama kafasını tekrar öbür tarafa çevirdi
kalktım diğer tarafına oturdum
ellerim havada yine
kafasını bu defa diğer tarafa çevirdi
vay amk.naz yapıyordu lan.
sanki maraş dondurmacısı da veriyor gibi yapıp vermiyor kaymaklı dudaklarından
çevresinde bir kaç tahaf yaptıktan sonra baktım olacağı yok bütün şutlar auta gidiyor


**bacaklarına oturarak diktim topu penaltıya
yüzünü iki elimin arasına aldım göz göze geldik kaleciyle
dikkat dağıtıcı bir kaç hareket yapsada ben onun hangi köşeye yatacağını biliyordum
çok plase bir vuruşla üst doksandan başlayarak bütün ağı kapladı dudaklarım
vay amk. dedim kendi kendime
bu dudakları bırakılır da bu kadar inat edilir mi??
bütün askıda bekleyen öpüşme dosyalarını o gece kapattık
o da gitmek istemedi bende
-iki bira daha alalım mı dedi
-mayayı değil dudaklarını özlemişim dedim
iyiki de demişim yine devam ettik öpüşmeye
bir nefes alma esnasında ebru yine üzüntü moduna girdi
gitme konusunu açtı tekrar
bu ayrılık konuları da hep zamansız defans arkasına atılan toplar gibi
hep beni ofsayta düşürüyordu amk.
yine girdi bile o zamansız üzüntü içine bırak sonra ağlaşalım şimdi öpüşüyorduk ne güzel hey amk yaa
çalıların arkasındaki tavşana neden tüfek atıyorsun bırak çıksın meydana o zaman sık
-sonra konuşşak ebru dedim
-hiç ayrılmayıp hiç konuşmayalım istiyorum dedi bana sarılarak
-ayrılmayacaz söz dedim
-söz verme lütfen başka gerçek bildiklerimden de korkutursun beni senin hakkındaki dedi
-tek sözüm olsun o zaman sana seni hep seveceğim dedim


**bir müddet üzüntü modunda sarılarak oturduktan sonra
havanın aksiyon azaldığı için bizi daha fazla üşütmeye başlaması ve sabahın ben geliyorum demeye başlaması sebebleri ile
gidelim artık kararı çıktı gönül meclisimizden
kah gittik kah sarılarak durduk
bazen öpüşme durdurdu
bazen sebebsizlik
gizli gizli gözyaşları döküldü ebru tarafından
her damla benim de yüreğimde üzüntü ile göl oluşturdu
içimdeki ona olan yangından sonra
gitmesinin şimdiden ki sarsıntısı ile
krater gölümde vardı artık
evlerinin önüne geldik
gözleri yine doluydu
-ben hep seni üzecek miyim böyle dedim
göz yaşlarını silerek
gülümsemeye çalıştı
derin bir iç çekti ağlamasının artçısı olan
-mutlu yıllar aşkım dedim sarılarak
-herşey için beni bu kadar bekletme lütfen dedi.
sabaha kadar neden bekledin niye saat 12 de mesaj attığımda cevap vermedin dercesine
-ne kadar betletirsem bekleteyim hep senin durağından geçeceğim bunun için sana söz verdim dedim
-aynı otobüse binelim artık kelebeğim dedi
-aynı otobüse binersek başkaları için hep durmak zorunda kalıyoruz.(ceyhun ve elif)
biz en iyisi hususi'mizle gidelim ebrum dedim
seni seviyorum
iyi geceler
yarın uyanma vatkinin ayarlanması ila randevu
ve geceyi son sarılmanın arasına öpücük koyarak tamamladık
ertesi gün oldu o kadar uykusuzluğun üstüne
erkenden kalktım hani belki ebru da kalkmıştır da erken buluşuruz diye
biraz bekledim kalkınca mesaj atar diye
sonra dayanamadım.
-şelale ettiğim kirpiklerinin açıldı mı?? dedim gönderdim mesajı


beklediğim mesaj gelmedi
beklemek icap etti kalkmasını
halbuki ben onunla geçecek son gün için santra vuruşuna hazırdım
derken cevap geldi
-tekrar sevildiğini bilerek uyanmak ne güzel dedi
-sadede gelelim buluşacaktık dedim
-hemen çıkıyorum evden dedi
-üstünü başını giy yüzünü falan da yıka yarın sabah da sevilmek istiyorsan dedim
-unutturma sana kızacağım buluşunca dedi
bir kafede ben önce gelmiş bulunarak bekledim
içeri girince vay vay vay diyesim gelmedi desem o güzelliğe ayıp olurdu
-merhaba hoşgeldin dedim
sinsice geyik başladı(her konuşmanın sonunda gülümseme var çaktırmadan)
-hatırlat bakayım dedi
-dur kızmadan biraz bakayım şu güzelliğe dedim
-güzelliğim için mi seviyorsun dedi
-otursaydın dedim
-cevap ver kelebek dedi
-valla güzelliğin için değil hem sen çok güzel değilsin ki dedim
-niye seviyorsun o zaman dedi
-babanın paracıkları için tabi ki dedim
bu espriyi çok rahat yaptım. çünkü eğer para için seviyor olsam
babasının teklif ettiği okul parasını alırdım.
her gittiğimiz yerde parayı ben ödemezdim
bi de demezler mi kadın erkek eşit beni hasta ediyorlar amk.
neresi eşit amk. kadınları el üstünde tutuyoruz
siz hiç kadın su tesisatçısı, itfaiye eri, elektrikçi,kasap vs. işçisi kadın gördünüz mü türkiyede
ama avrupada ben gördüm
oturun çalışmayın diyoruz o ayrı
arasıra kadına dayak atan sığırlar da var ama onlar zaten delikanlılıkla aynı seviyede değilller ki
kadınlarla olsunlar amk. denyoları
-fiyatını söyle babama çek kestirip hayatımdan çıkaracağım seni dedi


---çeki alınca bara içmeye gidip sarhoş olup yine seni bekleyebilir miyim dedim
-amacın para değil mi iki katı fiyat söyle kendini ucuza satma o zaman dedi
-zengin olursam seni babandan alabilirmiyim dedim.
-beni benden alan kelebeğe bak sen ne kadar uyanıkmış. beni eşantiyon niyetine kullanırsın sen güzelliğimi beğenmiyorsan dedi
-ya tamam biraz güzelsin de tipim değilsin dedim
biraz alınmaya başladı kızdığını farkedebiliyordum
-tipinden başlatma bana, kendine aşık etmeden önce neden söylemedin dedi
-bana aşık mı oldun sen dedim
-evet dedi. utanarak
-aşk ne ki senin için dedim
beni benden alan tasfiri yaptı
-sana katlanmaktır bence aşk dedi
tabi içten içe alındım pekde haksız sayılmazdı
tam aşk eziyeti bir adam sayılırdım ona çektirdiklerimden sonra
-katlanma o zaman dedim
derin bir off çekerek
-aşk sana katlanırken sabrın alasını çekmektir dedi
-sabretme o zaman dedim makaraya vurarak
-iyi ben gideyim o zaman bensiz daha mutlu olacağa benziyorsun dedi
-biraz daha katlan bana biraz daha sabret aşka yalancı çıkma dedim
-gitmesem mi acaba bir gün daha ankaraya dedi
-zaten blöfü yaptın sen bana dönmezsen gitmem diye dedim
-gitsemde burda kalacaktım hep dedi
-burası romantizm için fazla kalabalık
garsona sorsam mı acaba öpüşmenin cezası kaç para diye.
parası neyse veririm babandan alacağım çekle dedim
-bu şartlar altında seni uzunca bir süre öpmek istemiyorum kelebek dedi
-neden dedim
-güzel değilmişim. para içinmiş sevgin.
sinirimi bozuyorsun
neden? diye sorunca utanmazı da ekledim senin karekterine dedi


-gerizekalı öküz ve salak'ın arkasından attığın iki tokatla kıyaslayınca kendimle gurur bile duyasım geldi dedim
-ama hakettin dedi.
-hala seni hakediyor muyum dedim
-çok seviyorum seni kelebeğim dedi
-dur valla dayanamıyorum dedim
elimi kaldırdım
-ne yapıyorsun dedi
-garson bey bakarmısınız diye seslendim
-yapma kelebek dedi kıpkırmızı olarak
garson geldi
-bişey sorabilirmiyim acaba dedim bir gözüm ebrudayken
-buyrun dedi garson
-iki çay alabilir miyiz dedim
-tabi dedi gitti garson
-offfff çok korkuttun beni öpüşebilir miyiz diye soracaksın sandım offff çok kötüsün dedi
vay amk. şaka yaptık işte
kendisine atılan topu gole çeviremeyip
auta vuran forvetin
şuttan sonra yan hakemin bayrak kaldırmasını görerek
hakeme kızması kadar saçmaydı bence kızması
ulan zaten auta vurmuşsun topu hakeme ne kızıyon korner bile değil
-hadi gidelim sen gerçekten sormadan dedi
-çay söyledik acelen ne gündüz vakti ne öpüşmesi geceyi bekle dedim.
bir an gece gideceğini unutarak
demez olaydım
yine üzüntü karanlığı çöktü gözlerine
-iyi hadi gidelim burdan mekanı su basacak şimdi dedim
çaylar geldi
hesabı istedim
o içmedi bile
-bir sorun mu var dedi garson
-işimiz çıktı acil. çayı paket yapamazsınız değil mi dedim. biraz gülsün ebrum diye
garson komaya girdi


---ebru hadi gidelim başımıza kalacak bu ölümlü dedim
-ne güldürdüğün belli ne ağlattığın belli beni artık dedi.ex ağlaması mimiklerindeyken gülerek
-benden sıkılıncaya kadar idare et işte dedim
dışarı çıktık nereye gideceğimiz konusunda en micro bir fikre bile sahip değilken
o soruyla karşılaşmak
aynştaynlığımdan nefret ettirdi beni
-sen seç dedim
-bize gidelim dedi
-ben seçeyim dedim
düşünürken yiyebileceğimiz bokların ihtimalini
-saat kaç dedi
-ankaraya değerlendirilesi çeyrek zaman var dedim
-kollarında değerlendirmek istiyorum o çeyrekliği dedi
hemen sikiniz kalkmasın piçler masumca bir söylemdi onun ki
ebru benim kollarım değerlendirme üçlemesi birleşince bizim ev aklıma geldi
-hadi bize gidelim o zaman dedim
-evde annenler varsa dedi
-evli olmadığımız için onların kızacağı birşey yapmayız herhalde dedim
utandı. gıcıksın dercesine bakarak
eve gittik
evde kimse yok
artık nerdelerse
kapıyı kapatmaya kilidi içerden üstünde bırakmaya çalışırken
arkamdan sarıldı
döner dönmez de öptü
ben onu üzmemek için piçlik moduna girmiştim o gün. fazla romantizm ve aşk dolu konuşmalar yaparak
onun akşamki otobüsü düşünmesini istemiyordum o yüzden
-ruhuma babanın çeki ile sahip olabilirsin ama dudaklarıma asla dedim
-uzatma dedi tekrar öperek
kim uzatır amk. sevdiğin kız seni öperken


---salona geçtik öpüşerek
yerlerimizi almaya çalışırken koltuktaki
aklıma ilk gelen ilk şeyi söyledim
-ateşimi çıkarma lütfen
-tebeşirli bölümleri içimden okurum dedi edebiyatına kurban olduğum
bir süre öpüştükten sonra
o birşey yapmayacağımı bildiğinden midir
yoksa birşey yapmak istediğinden midir bilinmez
biraz daha samimi olmaya başladı vücut temasları konusunda
bu samimiyet hormonlara gerekli uyarıyı yapınca
ateş damarlarımda eriyen kırmızı kora dönüştü
alyuvarlarım aşırı ısınma yaptı
çikolota yemiş piç kuruları gibi
hiperaktif oldu ters ünlem işaretim
kendimi kanepeden aşşağı attım
iyiki yüz üstü düşmedim yoksa peyroni hastası olacaktım
ömrümün geri kalan kısmında
ama atlamasamda şu an ilkokul ikiye giden bir velet babası da olabilirdim
vücut hatlarım normal hale gelince yanına uzandım tekrar
sarıldık biraz
dudağın iç hatlarını kullanmadan ufak öpüşmeler derken
kapı çaldı
kapının çalma sebebi de anahtarı içerde kilit üzerinde bırakmam
açtım kapıyı
annem
anne hoş geldin dedim telaşlı
ne suş işledin yine dedi
misafir var dedim
o zaten benden önce gördü
-merhaba kızım dedi
-hay allah komşuda birşey unuttum gidip alıp geleyim dedi
anlayışına kurban olduğum biliyor tabi kızı sevdiğimi
yemedi numarayı ebru ama neyse
kapıya kadar takip ettim
-seninle görüşeceğiz kelebek efe dedi
çıktı gitti
ebru da toparlanmış bu arada gitmek için
-çıkalım ayıp oldu dedi
hak verdim
bizde çıktık
konuşurken ebrunun zaten valizinin hazır olduğunu öğrendim
annesi aradı
çarşıda onunla buluştuk
bir kaç bişey alalım diye karar verdiler
sanki ankarada bakkal bile yokmuş gibi ne varsa aldılar
centilmen sıfatımı sikeyim herşeyi ben taşıdım
akşama doğru babasını aradı ebru
o da çarşıya geldi
bir restorana gittik
yemek yedik
onlar konuşurken bana fazla söz hakkı düşmedi
okul para dersler sınan tarihleri ne zaman geleceği gibi konuları konuştular
yemek sonrası oturduk babası kendine bir içki daha söyledi
alkolik imajı vermemek için aileye ben içmedim
ebru da zaten yola gidecekti
otobüs saatine iki saat kalaya kadar oturduk
evlerine gittik
ebru el çantasına otu boku doldururken
ben valizi aldım hep beraber otogara gittik
annesi ve babası bizden ayrı bir yerde bekledi
biz sarılarak saati bekledik
hiç konuşmadan ebruyu da konuşturmadan


**vaktin geldiğini perona yaklaşan otobüsle anladık saate hiç bakmadan
valizleri yerleştirdik ebrunun
-erkenden bin bende gideyim daha fazla üzülmeyelim dedim
annesi ve babasıyla vedalaştı
bana da sarıldı. gözleri dolu dolu
-seni çok seviyorum dedi derin bir iç çekerek bende seni dedim
anne ve babasının orda bulunma sebebinden dolayı
çok istediğim ama alamadığım bir veda öpücüğü vardı
almam lazımdı onu ama nasıl
-ebru sen bin lütfen dedim
-bir an önce göndermek istiyorsun zaten dedi şakayla karışık
ön kapıdan binip genelde bayanların oturduğu ikinci ön sıra koridora oturdu
el salladı üzgün üzgün
muavin diğer valizleri doldurmaya çalışırken yanına gittim
-aga boş yer var mı otobüsde dedim
-yok dedi
-antalyaya kadar gidersen var ama diye ekledi
bir an düşündüm antalyaya gitsem geri nasıl gelirim diye
gelmessem ölmem herhalde mantığı ile
-tamam ben de antalya otogara kadar gideyim dedim
annesi ve babasına antalyaya kadar bir işim çıktı dedim
kolay gelsin dediler gülerek
otobüs kalkmasına yakın orta kapıdan binip ebru beni görmeden orta sıralardaki yerimi aldım
otobüs kalktı ebru annesi gille el sallaşırken gözü beni arar gibiydi
360 derece iki üç defa baktı etrafa ama beni göremedi
annesi gilde sürpriz bozulmasın diye
el işareti ile beni deşifre etmediler
alanya çıkışındaki tünellere yakın bir yere geldik
muavin yaklaştı bilet olayını çözmek ve parayı almak için
ona kısaca durumu özet geçtim
-şurdan bir su alda benden götürüver dedim


** tamam aga hallederiz dedi benim yaşlarımdaki muavin
suyu ebruya götürdü sonra beni işaret etti
ebru bakmadı bile arkaya tersler gibi yaptı istemiyorum suyu tarzında
bana baktı muavin almıyor dercesine
vay amk kıza bak arkaya bile bakmadı
sonra muavin geldi
elinde suyla dur ben vereyim dedim
-abi kız seni tanımıyorsa başımızı belaya sokma atarım otobüsden dedi
-tamam almazsa atarsın dedim
kıllandı tabi muavin
suyu aldım yanına kadar gittim
-bir su içmezmiydiniz hanfendi dedim asık suratına
ve hatlarını kaybetmiş rimeline bakarak
o asık suratta oluşan gülümseme
birisine duyulan aşkın
paha biçilmez birşey oluşunun sembolü gibiydi
ne diyeceğini bilemez haldeyken
-kelebek diyebildi sadece
-yanım boş gel istersen dedim
durmadan arkaya yürüdüm yerime oturdum
arkamdan o da geldi
millet ne yapıyor lan bunlar diye baksada siklemedim
-ankaraya mı geliyorsun benimle dedi
-iki saat daha katlanacaksın merak etme antalya son durağım dedim
-neyle döneceksin deli dedi
-senin aşkınla dedim
-bende ankaraya götüreceğim aşkımı dedi
-orda bırakmadan geri gel ama dedim
-ben nereye gidersem o da gelecek benimle mecburen dedi
-çok mu seviyoruz acaba birbirimiz dedim
-ben acabaları kaldıralı çok oldu dedi


** -bu otobüsde de öpüşmek yasaktır şimdi dedim
ebru gülümserken
geçen muavine bakarmısınız dedim
elimi sıktı ebru yine bi bok yiyecem diye
-buyrun dedi
-antalyaya kadar atmazsın beni otobüsden artık dedim
görevi gereği değil içten bir gülümseme ile yoluna devam etti
o gider gitmez ebru omzuma yaslandı
-neden geldin dedi
-bir kere öpebilmek için dedim
-daha çok üzüleceğim şimdi dedi
-daha az ayrı kalmış olacağız ama dedim
-antalyada bende ineyim gece giderim dedi
-işim gücüm var başka kızlar bekliyor beni dedim
bacağımda morarmaya sebeb olan bir çimdik attı
-bu şakaların öldürecek beni dedi
-hangi şakam dedim
bir tane daha morarmaya sebeb vermeden elini tuttum
bir süre sonra antalyaya vardık omzumdayken kafası
ve ellerimdeyken elleri
otogara geldik
antalya yolcularını alırken otobüs
ebruyu elinden tutup aşşağı indirdim
o gözyaşları bende onun o haline üzüntü ile bakarak
şehvetten çok uzak
bir kaç ayrılık öpücüğünü sıkıca sarılmayla kombine ederek
otobüse tekrar bindirdim ön kapıdan
bu defa el sallayabileceği bir sevgilisi de vardı
360 değil tek bir açıyla bana bakarken
otobüs hareketlendi
keşke gözlerim uzağı çok iyi göremeseydi de ağladığını görmeseydim
havucun faydalarına isyan ettim
otbüs gitti
bu defa isyan edecek başka bir durum daha vardı
iki saat bekledikten sonra alanyaya giden bir otobüs nihayet buldum
eve geldim
kış uykusuna yatmış boz ayılar gibi attım kendimi yorganın altına


**kalktığımda kış bitmemiş olmasına rağmen ayılığım devam ediyordu
hiç kalkmak istemedim
birisinin eksikliği olacaktı takip eden günlerde
o eksikliği hissedince telefona da mesaj gelmediğini farkettim
ben yazdım
uyanınca haber ver diye
iş yerine gittim
dükkanı açtım
avaralıktan bir nargile yaktım gündüz vakti
bir grup turist kafilesi geçti
rehberlerle alışveriş turuna çıkmışlar
dericidir altıncıdır ufak esnaftır dolaştırıp
hanut alıyor satıştan rehberler
benim nargile içiyor olmam geçen turistlerin dikkatini çekti
onlar mal mal bakarken
aslan misali sürü arkasında kalmış
bana mal mal bakan iki tanesini yakaladım
gelin deneyin dedim
hemen atladılar
birincisine nasıl çekileceğini öğretirken
rehber en dış kulvardan koptu geliyor
rehber de
22 23 yaşlarında bildiğin norveçli amk.
sarı saçlı mavi gözlü götü başı düzgün bi kız
-ne yapıyorsun sen bu hijyenik değil şöyle zararlı
böyle zararlı bütün avrupa birliği kurallarını saydı bana


** -daha önce ölen olmadı rahat ol dedim
turistler biz tartışırken nargileyi çekmeye de devam ediyorlar
vay efendim bunlar ona aitmiş. yaptığım terbiyesizlikmiş.
turistleri kandırıyormuşum
o saymaya başladıkça ayarım kaçtı
aldım nargileyi turistin elinden
rehber konuşmaya devam ederken derince çektim doldurdum tüm bronşları
suratını duman manyağı yaptım
-sen görürsün seni şikayet etcem kapattıracam sallıyor amk
kimi kapatıyon nereyi kapatıyon
amcık turistin biriside sanki
rehber bana ilanı aşk ediyor sikinde bile değil ne konuştuğu
-bu nargile kaç para dedi
-bu rehberi başından sav öyle gel bedava bile veririm dedim
rehber iyice tilt oldu
bu arada benim telefon çaldı
arayan ebru
rehber ters ters bana bakarken
-şükürler olsunki her kadın senin gibi değil dedim
telefonla konuşmaya başladım
muhtemelen rehber olduğu için biliyordur hitap sözümü
-merhaba aşkım dedim başladık konuşmaya
rehber de siktirdi gitti turistlerle
ebru anlattı da anlattı
vay seni rahatsız etmek istemedim. benim için uykusuz kalmışsındır diye düşündüm
bende gider gitmez yattım ondan aramadım mesaj göndermedim diye
merak etmiştim diye muhabbeti aşka dönüştürdüm yine
bir müddet sevgi akabinde
ilk gün ayrılığının üzüntüsü konuşmalarına yansıdı
ben ebruyu teselli ederken kendim bile inanmadım söylediklerime


**akşama doğru aynı rehber yine geldi
-kapalıyız dedim
-açıksınız ama dedi
-sana kapalıyız dedim
-sen niye öyle konuşuyorsun işini mi kaybetmek istiyorsun dedi
-bana sen mi verdin bu işi dedim
-başka nerde çalışacaksın seni işten attırırsam dedi
benden özür bekliyor siktiğim
-git attır ne yaparsan yap dedim
sanki iş ve işçi bulma kurumu amk.
-oysa düzgün konuşsan sana satardım o nargileyi dedi
-haa anladım niye geldiğini dedim. cebimden bir miktar para çıkarıp verdim.
-al hanutunu şimdi gidebilirsin dedim
parayı suratıma fırlattı gitti
ebrunun babası geldi
-var mısın tavlaya dedi
kumarı nasıl bıraktı bu amk diye düşündüm kendi kendime
ama adam harbiden on numara adam kumar bahane dün geceyi merak ediyor
başladık zarları sallamaya çayı yudumlamaya aynı zamanda
makara bir şekilde önceki geceyi de anlattım
arasıra güldü
arasıra kızına olan özlemini belli etti yüz ifadeleri ile
-sözünü tuttuğun için teşekkür ederim dedi
-kendisi benden daha istekli okumaya merak etmeyin dedim
-yok yok anlattı bana ne söylediğini((okul benden daha önemli) dedi
-yalan da söylemez ki ebru kıvıramayacağım dedim
-tekrar teşekkür ederim deyip vedalaşırken
rehber tur şirketinin türk bir yetkilisi ile geldi
beni direk es geçip
ebrunun babasıyla tokalaştılar
vay amk dedim torpil çıktı bize iyi mi
onlar konuşurken ben başladım piçliğe
yer bakıyordu rehber
-parayı ben aldım yerde arama dedim


**erkek olsa kesin kafayı atardı o derece sinirlendi
sonra tanışma faslı oldu
merhaba merhaba
beni tehdit etmeye geldiğini düşündüğüm adam
-yanlış anlaşılma olmuş galiba diye söze başladı
sahte gülümseme ile
-aynı dili konuşmuyoruz rehberle ondandır dedim
bi kaç türkçe daha konuştuk rehber ne diyor acaba bunlar diye bakarken
-hadi gidelim özür diledi dedi rehbere
-rehber ben duymadım dedi
-çok özür dilerim lütfen beni affedin miss rehber dedim.
hiç inandırıcı olmayan bu konuşma rehberi tatmin etmesede gittiler
ebru ile bilindik mesajlaşmalar
mesajın kesmediği ve sesin duyulma hissi olduğu anlarda
telefon konuşmaları
üzüntüsünde binbir takla atarak güldürme çabalarım
telefon konuşmalarını bitirirken
tekrar tekrar seni seviyorumlar
önce sen kapat diye uzayan muhabbetler
gecenin sonlarında mesajlaşırken
bu son mesajım iyi geceler dedikten sonra
defalarca daha atılan mesajlarla
bir haftayı tamamladık
rehber tur için yine çarşıdaydı
aynı rehber
bu defa nargile içmiyordum
ciğerleri nadasa bırakmıştım
yanımdan geçerken
-hava çok temiz bugün dedi bana bakarak(ingilizceden çevirince böyle oluyor amk.
hay kömür yakmaya üşenmiş ellerimi sikeyim
nargile yanıyor olsa vermiştim eline o zillinin
sinirden ,
lafı yemiş olmanın verdiği altta kalma ezikliği ile
gittim nargileyi yaktım
bi daha gelmediler ciğerleri boşuna yorduk anlayacağınız
ebru ile dolu olan kalbim
sokaktan geçen liseli kevaşelere bile laf atmama engel derecedeydi
götlerini başlarını o yaşta öyle kıvırıyor olmaları beni gaza getiriyor olsada
ben kontağı ebruda kapatmıştım
o ne zaman yazsa elimden geldiği kadar
cevapladım
her saniyemin raporunu verdim nerdeyse
o da çok hoşnuttu bu durumdan
gereksiz gereksiz yok şunu yaptık
yok bu böyle oldu
yok şu hoca böyle şu derste şunu öğrendik
ne varsa anlatıyordu bana
mimar olacaktım nerdeyse amk.
bunun da makarasını yaptım elbet
-sahte diploma ayarla beni de mimar yapacaksın sen bu gidişle diye


**bende açık öğretim test kitablarından alıp sınavın nisanda olmasına
rağmen çalışmaya başladım
kıza oku derken kendiminin kalması
kendimle çelişir di
ebru iki defa ceyhunun mesaj
attığını söyledi
sinirlenmiş olmama rağmen
hem ebruyu kırmamak hem de muhtemel bir tartışmayla daha çok sinirleneceğimi bilerek
ne yazdı bile sormadım
ama ebru ikisinde de söyledi ne yazdığını
birincisinde alışabildin mi arkadaşım
ikincisinde arkadaş olduğumuzu sanıyordum hiç cevap bile vermiyorsun


**bir süre beraber çıkmış olan iki kişiydiler benim için
biri çok sevdiğim ebru
diğeri de ebruya olan sevgimden dolayı nefret ettiğim ceyhun
ikisinden de uzaktaydım
birini sevgiyle birini nefretle anıyordum hep
ebrunun onu unutamadağı için rötarlı başlayan aşkımız
şimdi arkadaş oluyor olmaları sebebi ile bende korku uyandırıyordu
ama ne yapılabilirdi ki amk.
şimdi ben bir nedenden dolayı ebrudan ayrılsam
o başka biriyle çıksa ebru
bende onu unutamayacaktım
bende tekrar onunla olabilirmiyim umudu ile
nefret ettiğim ceyhun karekterine bürünebilirdim
günler geçiyor
kış mevsiminin ilerleyen ayları olması sebebi ile
yazın biriktirdiğim paralar suyunu yavaş yavaş çekiyordu
kolay değil di ebruya mesaj yetiştirmek
mesaj sayısında azaltmaya gitsem
benden soğuyor mu acaba tehlikesi ile
ebruyu gereksiz düşüncelere daldırabilirdim
bu yüzden hiç azaltmadım
159 karekterin genelde hepsini kullandım mesajlarda
parasızlık bacak kaslarına fayda sağladı yürümekten
içtiğim biraları burnumdan getiren göbek erimeleri yaşadım
bir kaç lüksümden vazgeçtim
dünyadaki tek vazgeçemeyeceğim kişi için
alanya bomboştu benim için
yoldan geçen insanlara bakarken
bunların da ebru ları var mı acaba diye düşünüyordum


**ben bende değildim
içimdeki sıkıntıları geçici gülüşlerle atlatmaya çalışırken bile
gülmeleri kesme sebebim
ebrudan ayrı oluşumun verdiği üzüntünün aklıma gelmesiydi
alanyada ki hiç bir şey
telefona düşen mesaj sesi kadar heyecan verici değildi benim için
o mesajlaşma ve telefon konuşmaları da
beni hücremde yatarken anamın hapishane ziyareti gibiydi
konuşuyorduk ama sarılamıyorduk öpemiyordum
en başlarda ebruyu teselli eden ben iken
kendimin daha çok teselliye ihtiyacı olduğunu farkettim
zamanla gülüşlerim kesildi
suratımdaki ifadeler ot yiyen inekler gibiydi
yiyor içiyor ama samansı yaşıyordum hayatı
ebru bir mesajla veya aramayla önüme ot koyuncaya kadar
ebru her seferinde benim yanımda olmak istediğini söylediğinde
soktuğumun okulu yüzünden onu geri çeviriyordum
ama gözlerim her sabah dükkanı açmadan önce acaba
bir sürpriz var mı diye iyice sağa sola bakıyordu
ama acabalar bile nafileydi artık
benim ankaraya gitme şansım kelebeğin 3 gün kanat çırpabilmesi olasılığı kadardı
göz yaşları ile çalışsaydı otobüsler 3 4 depo fullerdim hayrına
ama bazı aşklara tecavüz etmiş maddiyat benim de bacaklarımı açmam konusunda baskı kuruyordu
dükkana uğrayan müşterilere binbir yalakalıkla bişeyler satacam diye uğraşırken
rehber hanım yine geldi yalnız olarak
hiçbirşey yokmuş gibi ben dışarda otururken yanımdaki tabureye oturdu


---işler nasıl dedi
-ne dediğini anlamıyorum dedim
-ingilizce bildiğini biliyorum dedi
-bilmediğimi söylemedim seni anlamıyorum dedim
-bana öyle davranmasan sana müşteri getirirdim dedi
-davrandım getirme dedim
telefonu çıkardım ebruya mesaj attım nasılsın falan fistan diye
mesaja cevap verirken
-birşey ikram etmeyecek misin mesela elma çayı dedi
-turk misafirperverliği yok bende dedim
-parasını ben vereyim dedi
-şurdan 50 metre ilerle sonra sağa dön caddeyi takip et karşına cafe çıkar orda harca paranı dedim
-tam bir göt deliğisin dedi
sinirlendim kaltağa
ama sakinliğimi korudum
-seni hiç kuş yuvasına götürdüler mi dedim?? tecavüzcü çoşkun bakışları ile(kuş yuvası bir döneme damga vurmuş alanyalı bir kaç kişinin hollandalı turistleri oraya götürüp tecavüz ettikten sonra da uçurumdan attıkları yerdir)
-senin gücün yetmez ona dedi
-kuş yuvasına götürmeye gerek kalmadan aynısını yaparım sana dedim
mal mal baktı
-git kendine bir tane sikici bul benimle uğraşma dedim
bir bayana böyle davranmak doğru değildi belki
hem de turist bir bayana
hemde çekici olan bir bayana
ebru olmasaydı hayatımda sikimin verdiği emirlere uyar gereğini de yapardım kıza
hayat bir torba biber gibidir
içinde acıları da çıkar
bazen ilk ısırışta değil de biberin sapına yaklaşınca anlarsınız acı olduğunu
bundan sonra her bibere korkuyla yaklaşırsınız
elifden yanan dilime bir de rehberin biberini sürmek istemedim
ebrum bildiğim en tatlı biberdi benim için
en azından acı kısmına gelmemiştim henüz biberimin
çok durursan elini bırakır giderler, çok koşarsan nereye gidiyor bu deli diye peşinden gelirler
ben deli olmuşum rehber de peşimden gelen


**turizm de çalışan erkekler bilir
bir erkek için bayan rehber bulunmaz nimettir.
istediğin zaman el altındadırlar
bu kızda güzel bir rehber olduğu için alanyada her gittiği mekanda
yalakalık yapılmış
mutlaka peçeteden güller yapılmış
barlarda kokteyler ısmarlanmış
yani anlayacağınız götü kaldırılmıştı
benim onu siklemez tavrım ilgi çekici gelmiş olacak ki
4 gün sonra iki aile ile geldi
normalde ender rastlanır bir olaydır
hiç bir rehber tur günleri hariç bir hediyeliğe gelmez
kuyumcu olur derici olur yüksek cürodan yüksek hanutlar alacakları için gelirler ama hediyelik çok nadirdir
ben dükkanın önünde oturuyordum
rehber söze girdi
-bunlar nargile satın almak istiyor.bir tane yakıp denettirir misin dedi
alanyada o kadar hediyelik var amk. beni mi buldun
ama maddiyattan dolayı yakamam da diyemedim
ne kadar para o kadar mesaj ebruma
-ingilizce biliyorlar mı dedim
ki hepsi bilir ilkokul çağında başlıyorlar öğrenmeye
-biliyorlar dedi rehber
-o zaman ben hallederim sen otur dedim.
bozuldu ama çaktırmadı
turistlere de
-nargileyi yakarım ama almazsanız tütünün parasını alırım dedim
kabul ettiler
üç aşşağı beş yukarı gırgır şamata derken iki tane nargile sattım
nargile salonlarında içtiğiniz kaliteli olanlardan
istediğim fiyatı vermedikleri için
şaka ile karışık ısmarladığım 7 tane elma çayının parasını da istedim
vermediler
o zaman poşet vermem dedim
ellerinde nargilelerle gülerek gittiler
rehber de sonra görüşürüz diyerek gitti


**görüşmek istemezdim ama gelecekti mecburen
nargile parasının yüzde onunu bir zarfa koyup kasaya koydum o gelince veririm diye
biz ebruyla çılgınça mesajlaşıp konuşmalara devam ediyorduk
zaman içinde arkadaş çevresi edindi
o arkadaş edindikçe ben ona daha iyi davranmaya
şaka yaparken dozunu onu kırmayacak şekilde ayarlamaya başladım
bu okulda sadece kızlar okumuyordu
erkeklerde okuyordu
ebru da güzel bir kızdı
muhtemelen onu uzaktan uzağa kesecek ondan etkilenecek erkekler olacaktı
ebrunun onlardan etkilenmesini engellemek için
gittiğin yerde erkek var mı diye sürekli baskı yapmak
sürekli kiminlesin
kimlerle arkadaşsın demek beni itici yapacaktı
tek taktik ebruya onun sahibi değilde
sevgilisi olduğumu değişik yollarla hatırlatmaktı
bu yüzden kendimden ödün verdim
ben sormayıp sürekli baskı yapmayınca o zaten kendiliğinden herşeyi anlattı
benim ona verdiğim güven ise
her gece evde olduğumu bilmesi
her dışarı çıkılası hafta sonlarında o beni aramazsa ben onu arayarak evde olduğumu bir şekilde inandırdım
çoğu zaman sende çık eğlen desede
ben onu merak içinde bırakmamak adına hiç çıkmadım
aklında hiç acaba sorusu kalsın istemiyordum
ondan daha çok ben onu kaybetmekten korkuyordum
önce rehberden başlayayım
parayı almak için geldiğini sandığımda parayı almadı
bazen sana uğrarım yorgunluk kahvesi içerim sen ısmarlarsın dedi
alması konusunda ısrar etmeme rağmen almadı
iki defa geldi
kahve içmek için
ilk seferinde benim hakkımda birkaç soru sorunca
kız arkadaşım olduğunu söyledim
onu çok sevdiğimi okuduğunu anlattım
ikincisinde ki önemli olan bölüm
hiç dışarı çıkmaz mısın dedi sallamak adına ben müslümanım içki içmem öyle ortamları da sevmem dedim
hem dinci hem sevgilisi olan hem aksi hemde kendinden 3 yaş küçük olan birinde daha ne arayabilirdiki
**bir müddet ortalarda gözükmedi zaten ama sadece bir müddet
ebrunun annesi ve babası iki defa onu ziyarete gittiler
ilkinde beni de davet etmiş olmalarına rağmen maddi yönden utanca düşmemek için gitmedim
lan salak gitseydin özlemedin mi ebru nu diyebilirsiniz ama
gitmedim işte salak konusunda haklı olabilirsiniz
ikincisinde sağdan soldan ufak maddi destekle bende gittim, ebruya
bizi beklediği buluşma noktasında gelinler gibi süslenmiş
heyecandan ne yapacağını bilemez bir haldeydi
arabın arka koltuğundan onu gördüğümde
işte bu kız kalbime bunları yaşatan dedim kendi kendime
ilk karşılaşmada utanç ve heyecandan nasıl
ona koşacağımı bilemediğim için
zaman kaybıyla indim arabadan
karşımda duruyordu
annesi babası için okuyan gurur kaynağı
sağında solundan geçenler için sıradan bir vatandaş
benim için kalbin ritim temposu
ne sağında gelip geçenler durdurabildi onu
ne de annesinin şevkatle sarılma isteği
onun için an itibarı ile bir tek adres vardı gidilecek
kollarım
sıkı bir sarılmanın arkasından yerimi annesine bıraktım
gözü bendeyken onlarla da sarıldı
bana bakarken suratındaki ne kadar özlemişim seni ifadesine
sıcak bir gülümseme ile cevap verdim
annesi alınmış olacak ki
-bazı kişiler bizden daha değerli olmuş sizin için ebru hanım dedi gülerek
-bacaklarım adresi şaşırdı anne özür dilerim dedi
bense konuşacak birşey bulamıyordum salak salak gülüyordum işte


**nereye gidelim çıkmazına tekrar girdik
ortaya fikirler atıldı
ben yorum yapmadım çünkü ebruyla öpüşemeyebilme ihtimalimiz beni düşündürüyordu
bana uyar dedim her yoruma
tuz gölüne gidip kafamızı tuza sokalım deseler kabul edecek derecede kulağım onlarda değildi
gözlerim çapkın gülüşlerle ebrunun üzerindeydi
zaten başka yerlere baktığım da yeterdi
gözlerim onsuzluğu görmekten isyan etmeye başlamıştı
isyan başlamadan bitince gözlerim ebruya yavşadı
arabayı alıp bir otoparka bıraktık
sonra yolda yürürken hep beraber
kalabalık olan kaldırımda
dördümüzün arasına yurdum insaları girince ufak tefek kopmalar oldu
bir kaç adım ebruyla geride kalıp sonra yetişiyorduk devam eden muhabbete katılmak için
dayanamadım
yürür halde iken ebrunun kolunu tuttum yavaşlamasını sağladım
öpmekle öpmeye çalışmak arasındayken
babasının bize bakıyor olduğunu farkettim
rezil olmak dedikleri bu olsa gerek amk.
bizi görmezden gelmiş gibi davransada rezil olunmuştu artık
ben o rezillliği yaşarken
ebru beni öptü kimseye aldırmadan
bir kaç yürüyüp vücudun yükünü ayakların üzerinden alıp götün üzerine taşıyacak bir mekan bulduk
yine ben içgüveyi gibi onların konuşmalarına kulak verdim sadece
ebru yanımda olmasına rağmen
onu çok özlemiş olmama rağmen
konuşacak hiç birşeyimiz yok gibiydi
gün boyu mesajlaşırsan öyle olur tabi amk.
yalnız da değildik ki hiç durmadan aşkımı tarif etsem ona
ellerimiz terleyinceye kadar el ele geçirdik akşama kadar terden de kimse şikayetçi değildi zaten
kulağına fısıldamalarla özelimizi bulabildik ancak
sonra ayrılık vakti geldi
kurban bayramında sınavlar nedeni ile gelemeyecekti ebru
bunun da üzüntüsünü teselli etmek bana düştü


**ayrılık vakti gelince ebru annesine sarılarak ağlıyordu
fakat esas ağlama sebebinin herkes farkındaydı
babası ile de formaliteden vedalaşırken
ben 3. sıradaki yerimi koruyordum
ebru ilk ikiyi utanmasa pas geçecekti
bayramlaşma sarılması gibi annesi ve babasını geçerek
bana geldi
gözyaşlarına hakim olmaya çalışsamda
sadece tutuksuz yargılayabildim
aktılar hesabını sonraya bıraktım
mutlaka sorulması gereken bir hesab vardı gözyaşlarımdan
çünkü sevdiğimin daha çok üzülmesine sebeb oldu
uzatmamak en iyisiydi
derin bir nefesle içime çektim gözyaşlarını
-sensiz yaşayamıyorum dedi ebru
-biraz daha dayan senin ölümüne azmeddirici olmak istemem dedim
-seni bu kadar sevmesem ölüm korkusunu hiç hissetmeyecektim galiba dedi
-ben seni bu kadar sevmesem sensizken ölümü yaşamayacaktım dedim
yine sarıldı. yanağıma bir öpücükle
zor da olsa ayrıldık
alanyaya geldik
yine aynı mod
anlamsız düşünceler
manasız insanlarla devam edecek bir hayat
acı vereceğine emin olduğum onsuz geçecek hayli zaman
zaman geçti gitti
sezon açılmaya başladı
ebrunun sınavdan sınava koşarken bile beni hiç aksatmadı
sezonun açılma sinyali dükkan başına düşen turist sayısının artması ile yandı
nihayet cüzdanımın içinde kimliğim yalnızlığını para ile paylaşmaya başladı


**rehber belki ebrudan ayrılmışımdır
diye bir kaç defa daha geldi. ebruyla mesajlaşarak sessiz yanıtlar verdim
belki dini terk ederek içmeye başlamışımdır diye
-hayatını değiştirdin mi yoksa hala ev iş mi diye sordu
-sadece camiyi değiştirdim gerisi hala aynı dedim
ben sınav için antalyaya gidip gerekli şıkları işaretledim
sonra elif geldi
yine aynı dükkan
ama bir senenin ona verdiği olgunluk
sadece vücut hatlarına değil kendisine de yansımış gibiydi
beni hiç takmadı
ben geldim bile demedi
artık eskisi gibi dükkanın önüne çıkıp sürekli bana bakmıyordu
bana hiç bakmıyordu nerdeyse
başka biriyle kafayı yemiş olsa gerek diye hiç sallamadım
zaten ebru da sınavlarda son bildiklerini yazmış gelmek üzereydi
annesi gil ona o annesi gile sürpriz yapma peşindeyken
babası ona otobüsde yer ayırttığını söylemiş
babasının planı o saatte otogarda olmak arabayla onu getirmek
ebru da onlara sürpriz yapmak isteyince bir gün önceki otobüse binmiş
ki onlar yola çıkma hazırlığı yaparken sürpriz ben geldim diyebilsin
bana bunları alanyaya gelip benle hasret giderip
babası gil ankara yoluna çıktıktan sonra söyledi
-neden boşuna gönderdin dedim
- seninle bir gün yalnız olabilmek için dedi
-bak işte beraberiz dedim
-ama gün yetmiyor geceyi de katmak istiyorum dedi
adamları boşuna ankaraya gönderecek onlar yoldayken de biz beraber olacaktık
plan hoşuma gitmesede özlemiştim amk. ebruyu zaten ankaradayken de yeterince hasret giderememiştik
dükkanı erken kapattık
onların eve gidemezdik çünkü ebrunun kardeşini götürüp götürmediklerini bilmiyorduk
bizim eve gidemezdik benim ahali ordaydı


**bir apart otelede gidemezdik
insanların ebruya orospu gözüyle bakmaları hoşuma hiç gitmezdi
bir arkadaşın turist kız arkadaşının ailesinin evi vardı alanyada
o orkadaşı aradım
durumu izah ettim
okey verdi
ebrunun valizleri dükkanda bırakıp
anahtarı almaya gittik
ordanda ebruyla o eve gittik
içimizdeki ahd edilen öpücüklerin acısını iyice çıkardık
babası ankaraya sürpriz yapmak için vardığında ebruyu aradı
otobüse binmiyor musun diye
ebru durumu izah etti
gerekli konuşmalar ve kendi aralarındaki sürprizin sürprizi muhabbetinden sonra
biz kaldığımız yerden devam ettik
sonra yatak odasına geçtik
beraber yattık bir kaç defa cinsel ilişki arefesine geldik ama
ama hiç bayramı göremedik
şeker torbası hep boş kaldı benim bayram çocuğunun
ilk defa bir geceyi tamamen beraber geçirdik
gol yoktu ama gönüller kazandı
sabah olunca başka bir telaş kapladı bizi
ebru gece evine gitmemişti
erkek kardeşi evdeyse gece eve gelmediğini babasına söyleyecekti
eğer babası bunu öğrenirse ebru ne mazaret uyduracaktı
ihtimaller üzerinde konuşurken
ebruyu eve bıraktım ben yukarı çıkmadan
yukarı çıkınca mesaj attı
evde kimse yokmuş
artık erkek kardeşi nerdeyse


**ben onların buluşmasında yanlarında değildim
onun için nasıl bir buluşma yaptılar kendi aralarında bilmiyorum
daha önce anlattığım gibi ebruyla bir süre dolu dolu ilişkimiz devam etti
hergün buluşmalar konuşmalar vesayire
bir gün bana üniden arkadaşlarının geleceğini söyledi
ben arkadaşlar deyince bayan bir kafile bekliyordum
ama gün gelip geldiklerinde
erkekli bayanlı bir grup olduklarını farkettim
ebru ben çalışırken onları karşılamaya gitti
kalacakları otele yerleştirdikten sonra
akşam üzeri çarşıya gelip 5 kişi olan grubu benimle tanıştırdı
iki kız 3 erkek
böyle saçma bir tatile çıkışmı var amk
iki kız iki erkek okey
sadece erkekler yada kızlar da tamam
ama bu dışarda kalan sap neyin nesi
ama ebru beni onlarla erkek arkadaşım diye tanıştırdığına göre
korkulacak bir durum yok gibiydi
planlarını sordum
yorgun olduklarını söylediler ve yatacaklarını söylediler
ebru onlarla biraz daha dolaştı sonra onları uğurlayıp
yanımda kaldı
dükkanı kapattık
bir saat daha ebruyla yürüdükten sonra onu evine bıraktım
bende gidip yattım
ertesi gün ebrudan gelen mesaja göre denize gitmişlerdi
soğuk şehirlerden gelip
bedenlerine zencimsi bir görünüm elde edebilirlerdi ancak
çünkü bana göre deniz hala soğuktu


**keyfinize bakın dedim
ama aklımın bir kenarında hep iki artı bir olan sap vardı
akşam üzeri deniz dönüşü ebru evine gittiğini
üzerini akşam ki beraber yiyecekleri yemek için değiştirdiğini
benim gelip gelemeyeceğimi sordu
bende dükkanda kimse olmadığı için yemeğe gelemeyeceğimi ama
dükkanı erken kapatıp yemek sonrasına yetişebileceğimi söyledim
üniden arkadaşları gelmiş hep beraber denize gidiyorlar yemeğe çıkıyorlar
buraya kadar ters olan birşey yok
işimi biraz erken bitirip
dükkanı kapattım
bulundukları restorana gittim
geleceğimi bildiren mesaj atarak
vay efendim yemekler yenmiş
muhabbet artmış
bizim ü çift slow müzik eşliğinde dans ediyorlar
çiftin birinin sapının ben alması gerekmiyordum evet
bu gereksinim beni hayli bozdu
ebruyu göreceğim için gülümsemeye meyilli yüzüm
asık bir hal aldı
resmen benim kız başkası ile dans ediyordu
ha öyle sarmaş dolaş mı hayır ama yinede ediyorlardı amk
an itibari ile dans için ebrunun yanlış kolları seçtiği lavuğa uyuz oldum
ama ebru geleceğimi biliyordu
beni erkek arkadaşı olarak tanıtmıştı
ve benimle beraber olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyordu onlara
bu durumda sebebsiz gerilimlerden kaçındım durumu çaktırmamaya çalıştım
onların masası olduğunu ebrunun çantasından anlayarak masaya oturdum
dönerek edilen bir dans olduğu için farkedilmem de çok sürmedi
ilk o sapçık gördü beni
ben ona gayri ihtiyari pis pis bakarken o da kendini biraz daha çekerek
beni gösterdi ebruya
ebru hızlı adımlarla bana geldi
hoşgeldin dediğinde
benden aynı sevecenlikle hoşbulduğu duyamayınca anladı durumu
-diğerleri kalkınca bana da teklif etti bende kıramadım dedi
-iyi yapmışsın dedim
diğerleri de geldi masaya oturdular
ebru misafirler diye hepsine içki ısmarladı ama
zaten kendisi de iki tane bira içmiş ayarındaydı
kendi kendimi gereksiz kıskançlığa lüzum yok
bi bok yok amk kız seni seviyor işte diye teselli ederek
bir içki de ben aldım
ondan bundan ordaki anılarından konuşurken yemek çıkışı
diskoyu da görmek istedi üniversiteli gençlik
gidelim dedi ebru bana bakarak
bana uyar işareti yaptım
ebru elimi tutuyor bana aşkla bakıyor
arasıra kulağıma fısıldıyordu
ve bu durumdan en başta o sap olmak üzere kimse rahatsız olmuyordu
o zaman korkulacak bir durum var mıydı??
vardı çünkü babam aradı
acilen eve gelmem gerektiğini söyledi
ne oldu dedim
kardeşin kavga yapmış dedi
var mı bişey dedim
gel kendin gör dedi
abi olmak zordu amk. onun dayağının kahrını da biz çekecek gibi görünüyorduk
izin alıp eve gitmem gerektiğini söyledim
sebebini söylemeden ebruya
bende geleyim mi dedi
o an ki düşüncesizlikle sen misafirlerini gezdir ben sana mesaj atarım dedim
masadan kalkıp eve gittim
eve geldiğimde mor pörtlek gözlü bir kaç yandan darbeli bilader
ağlayan annem
neden biladerini korumuyon diyen babam


** nasıl koruyayım amk.24 saat yanında mı durayım
ben dayak yerken kimse yardım etmiyor
durumu anlamaya çalışırken
alanyanın sanayi tayfasının gençleri
tüm kazandıkları haftalıklarını içlerinden birinin sahib olduğu doğan slx marka
arabaya yatırıp
benzinine siyah camlarına kesik akslarına ve içindeki müzik sistemine yatıran
o kadar masrafla yeni bir araba alabileceklerinin farkında olmayan
bir kaç zibidi tarafından
sözlük deyimiyle sebebsiz tartaklanmış
-gidip sanayi yi mi yakayım ne yapabilirim şimdi dedim
gece gece çağırmadaki mantık ne amk.
jet li miyim ben ortalarına dalıp kötü roldeki başrol oyuncusunu bulana kadar
bütün sanayi figuranlarını döveyim
biladere nasihat vereceklerine bana veriyorlar
sahip çık diye
o saatte yapılabilecek hiçbirşey olmadığının farkına varan ebeveynlerime
dışarı çıkacağımı söyledim tekrar
annemle vay gidersin vay gidemezsin vay seni de döverler
derken kaçtım evden
durulur mu amk.
kurt kuzuyu yemeden nasıl gecenin sonuna geçebilirim diye mantık hesablamalarındayım
ebruda bir kaç mesaj attı
ne oldu bişey var mı??biz burdayız şuraya geçiyoruz şunu içtik bunu içtik
seviyorum özledim.ne varsa göndermiş
en son bulundukları diskoya gittim
gözlerim kalabalıkta onları ararken 4 ünü farkettim
ikisi yok
olmayan kişiler ebru ve o sap
sağa baktım sola baktım yoklar
wv ye gittim yoklar
bayanlar tuvaletine kafa uzattım yok
3 tur attım diğer 4 ü oturuyor ama bizimkisi yok
-nerdesin diye mesaj attım ebruya
cevap yok
tekrar attım 10 dakika sonra
-şu diskodayız sen nerdesin dedi.
-işim biraz uzadı kusura bakma dedim
söylediği diskoya gittim
içeri girdim
biraz dolandıktan sonra
ikisini de görüş mesafeme aldım
pistte dans ediyorlar
dakikalarca izledim
sonra dışarı yöneldiler
ben arkalarında kaldım
bizim ebrunun kafası hafiften biraz ağır derecede güzel
yürüşüyünden belli
merdivenleri
o sapla el ele indiler
disko çıkışında biraz durdular konuştular
sonra kalabalık olan disko önündende kalabalığı el ele geçerek diğerlerinin bulunduğu diskoya yöneldiler
ben dışarda bekledim
olayın iç yüzünü farklı bir şekilde öğrenmek için plan kurdum
ebruya mesaj atarak
-nerdesiniz işim bitti geliyorum dedim


**ebru önünde beklediğim diskonun adını da yazarak
-gel artık çok özledim dedi
-3 dakika sonra içeri girdim
-5 i oturuyor ama sap piyasada yok bu defa
ebru beni görür görmez sarıldı
-hoşgeldin aşkım dedi
-hoş bulduk canım dedim
-nerde kaldın dedi
-bir işim çıktı kusura bakma dedim
-nerdeydin dedi
-önemli değil sonra anlatırım dedim
şüpheci gözlerle bana bakarak
-yoksa elifin yanına mı gittin dedi
aslında başka planım vardı ama ebrunun elifi plana dahil etmesine içten içe sevinerek
çok ciddi bir şekilde
-evet elifin yanına gittim. başka bir diskodaymış beni çağırdı oturduk konuştuk
dans ettik. sonra el ele tutuşup taksiye bindirdim gönderdim dedim
kıpkırmızı oldu ebru
istediğim surat ifadesini alınca hemen ekledim
-şaka ebrum şaka. insan deli gibi sevdiğine böyle birşey yapabilir mi??kardeşimi dövmüşler onun için eve gittim dedim
-kardeşin nasıl dedi. aslında hiç nasıl olduğunu merak etmeden
-gururu incinmiş o kadar dedim. inceden dokunmaya devam ederek
bu benim son pasım oldu ebruya
artık ne yapacağına o karar verecekti
o onları gördüm mü yoksa yaptığım espri olay üzerine mi geldi diye düşünürken
diğer sap da çıktı geldi
ben eğleniyor moduna geçtim. ufaktan kıçımı başımı sallıyordum
sonra bara dans figürleri ile yaklaşıp bir long island sipariş ettim
barmen onu yaparken gözüm onlardaydı ama oraya hiç birşeyden haberim yokmuş gibi
eğlenerek ve gülerek bakıyordum
geldim yanlarına
sapa dönerek


** -nasıl beğendiniz mi diskoları eğlenebiliyor musunuz dedim??
-çok güzel dedi sap
-ben ebrudan ayrılırınca gel tekrar sana turist kızı ayarlayayım dedim. gülerek
ebru
-ne ayrılması yaa dedi
-hani olur da birbirimizi aldatırız o zaman da beraber olacak halimiz yokya dedim
-sen elifini kendinden uzak tut yeter dedi
kulağına yaklaşıp
-benim bir tek ebrum var onu da sadece sen tanıyorsun. selam söyle haberi olsun dedim
ebruya başka ebrudan bahsettim değiştiğinin farkına varsın diye
amk. böyle işin
biz kız üzülmesin diye gurbetlerde
hep iyi davrandık. kapasitemizin üzerine çıkıp romantik olduk
ne isterse elimizden geleni yaptık
erkek arkadaş ne yapması gerekiyorsan fazlasıyla yaptık
ama götü kalktı ilişkinin
bana seni seviyorumlarla ağlayan
sensiz yaşayamamlarla ölümden bahseden birisinin ne işi var başka kollarda
açıklamayı sike sike yapacaktı
ben gerekli mesajları ona verdim
eğlenmeye çalışıyor görünmek bile zor geldi bana
wc ye gittim onları orda bırakarak
elimi yüzümü yıkayı

2 yorum:

  1. Bu, böbrek satmak isteyen herkese açık bir ilan, böbrek nakli ihtiyacı olan hastalarımız var, bu nedenle böbrek satmakla ilgileniyorsanız, lütfen iowalutheranhospital@gmail.com adresindeki e-posta adresimizden bizimle iletişime geçin.
    Ayrıca +1 515 882 1607 numaralı telefondan whatsapp'ı arayabilir veya bize yazabilirsiniz.

    NOT: Güvenliğiniz garanti altındadır ve hastamız, onları kurtarmak için böbrek bağışı yapmayı kabul eden herkese büyük miktarda para ödemeyi kabul etmiştir. Sizden haber almayı umuyoruz, böylece bir hayat kurtarabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  2. Bu genel halk için bir duyuru, ilgileniyoruz
    Böbrekleri satın almak ve farklı böbrek bağışçılarıyla birlikte çalışabilmek
    Hastalarımız, böbrek satmakla ilgileniyorsanız, lütfen bizimle iletişime geçin.
    hastamıza böbrek bağışında bulunup bulunmadığınızı onaylayabiliriz ve
    her bağışçıyı büyük ödüller bekliyor.
    E-postamızda bize ulaşın: jupitermedicalcentreinc@gmail.com
    veya whatsapp konusunda bizimle iletişime geçin:
    +1(515)293-5520

    YanıtlaSil